Balığın buzhane kralı olduğuna şuradan ikna oldum: Restoran sahibi durup durup bana sarılıp öpüyordu. Kibarlığıma küfür ettiğim zamanlardan biriydi (evet kendime karşı çok da değilim) çünkü ayıp olmasın diye "yeter" manasında teşekkür ediyordum. Korkarım hiç anlaşılamadım. Sarılıp öpme faslı hala devam ediyordu. Sonra battal boy meyve tabağı ve uzolarımız ikram şeklinde geldi. Bu nasıl bir balıksa yediğimiz için adeta madalya verilecekti. Bu mekanı gelmemek üzere mimleyip (ama ikramları da silip süpürüp) fıydık. :)
Burada her yerde kablosuz internet var ama bazı mekanlar kıl, garson sadece menüden siparişini verdikten sonra ve telefonunu alıp şifreyi kendisi girmek suretiyle bağlantını sağlıyor. Öyle bir ciddiyet ki sanırsın dünyada tek iletişim üssü burası. Fakat geneli böyle değil. Kısacası internet sebil.
Oteldeki internet merkezimiz de lobiydi. Fakat bize lobinin tam üzerindeki oda denk gelince (evet belki ayaktayken çekmiyordu ama) yatağa yapıştırınca telefonlarımızın kablosuz interneti gördüğünü keşfettik. Geceleri geldi Instagramlar, gitti Youtube müzik yayınları, eşe dosta Facebook mesajları. :)
![]() |
Böyle karizma tuvalet kapısını bulmuşum, bir otoportre çekmez miyim.. |