-
Yine gruptan uzak, yalnız başımıza
huzurlu bir Prag günü.. Bu sefer müzeler gezilecek..
-
Bir şövalye dükkanı bulup birer tane pazubend aldık.
-
St. Vitus Cathedral’ini gidip gördük.
-
Kale içindeki Story of Prag Castle sergisini gezdik.
Çok büyük bir sergiydi. Güzeldi..
-
Çıkışta bir ortaçağ restoranı bulduk! (‘Stredonek na blastni kuzi’ Ehunonska 15 Praha 1 - Mala
Stana.) Ortam süpper ötesi! Müzik, garsonlar, mumlar, dekor tam
ortaçağdaki gibiydi, nefisti.
-
(Yemek sonrası yorumlarımızà) SÜPPEERR bir yemekti!
O güne kadarki en nefis yemeğimizi yedik. Birer
tavuk butu istedik. Dev gibi bir tabakta: 2 koca but + közlenmiş mısır, biber,
domates + büyük bir köfte + çeşitli soslar + salatalık + marul ve yine mangalda
közlenmiş elma geldi! Hepsini birer litre bira eşliğinde bitirdik.
-
Burada en ünlü sanatçılardan biri Alfonzo Mucha. Ben de
çok beğenirim ve onun işlerinden harika eşyalar tasarlamışlar.
- Biz iki süper zeka vaktimizin bir kismini da markette harcadık. El kremi, çikolata, jelibon ve bilumum ıvır zıvır İstanbul’da yok çünkü
:P
-
Bu gezide ikimizin de bok boğaz olduğu ortaya çikti. Uyum diye ben buna derim. Her önümüze geleni mızımadan tattık. Gece de otel odasinda sandviç-bira atistirmasiyla muhabbet.
![]() |
Samanların içinden geçerek çatal bıçak kullanmadan hunharca yediğimiz yemek |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder